1B – Filmin devamı

Sydney’e indiğimizde, yaz’ım kış, gecem gündüz olmuştu. Turistik bir gezi olsaydı buna ‘jet lag’ deyip geçebiliriz, ama o dokuz yaşındaki cocuk icin hayat tahmin edemeyecegi kadar farklı bir yörüngeye oturmak üzereydi. 

Ankara’da uçağa binereken öğretmenime ve diğer ‘düşmanlarıma’ dil uzatıyor gibiydim. Üstelik jet gibi hızlı giden Kamil Koc otobüsleri degil, gercek jet uçağıyla onları terk ediyordum. O zamanlar ‘karma’ nedir bilmezdim ama karma denilen bu meret beni ucakda hemen buldu. Basınç, hava boşlukları, türbulans, ve sunulan yemekler ögretmenimin şiddetini aratır oldu. Sanırım bu ilk yolculuk benim icin bir ‘benchmark’ olmuştu. Ileri yıllarda her daim miğdem ağızımda Türkiye – Avustralya arası yolculuk yapmışımdır. Kesin bu öğretmenin bedduasıdır diye düşünüyorum.

Benim hayallerimde çök lüks bir yere gidiyorduk. Yaşamış olduğum kabus yolculuk, bizi bekleyen külüstür otobüs ve Sydney’in kesici sogu bile hevesimi kırmamıştı. Ancak benim kadar hırpalanmış kafile, otobüsün kalkmasını beklerken, ‘zaten şurada iki adım yol gideceğiz soğuk ne yazar’ diye telkinde bulunuyorlardı. Yirmidört saat ucak ile yol gelmişiz; şurada üç beş dakika daha dayanıp otel’imize mi gidemiyecekdik?

Otobüs kalktı ve yol uzadıkca anlaşıldıki bü otobüsün ısıtması bile yoktu; her bir yanından hava alıyor ve şasesinden iceriye nüfuz eden soğuk  birçok kişinin bedenleriyle birlikte hayallerini de dondurmaya başlamıştı sanki. Ancak benim için otobüs penceresinden akıp gecen günlük yaşam manzaraları bir macera filmi gibiydi ve otobüsün durduğu yerde ben inip bu macera filminin bir oyuncusu olacaktım. 

Yol aldıkca şehir macerası orman macerasına dönüşmeye başladı. Yerleşim alanları, bahceli evler ve okula yürüyen sarışın cocuklar azaldı ve göz görebildigine orman her bir yanımızı sardı. Meğerse bizi Sydney’in 80km güneyinde olan Woolongong şehirine götürüyorlarmış. Bugün bir saat süren yolculuk, 1971 yılında o külüstür otobüs ve dar virajlı yollar sayesinde eminim 2 saati bulmuştu. Benim çocuksu macera filmim ailem icin bir gerilim misansenine dönüşmek üzereydi.