2C – Irkçılık ve Dostluk

Bu noktada belki çok tartışılan, ‘Avustralya ırkçı bir ülkemi?’ sorusunu ele alalım. Bu topraklara ilk 1788 yılında Ingilizler ayak bastı. Şurada 233 yaşında olan bir ülkeyiz diye yutturuldu topluma. Hatta milli marşı derki “genç ve özgürüz” (young and free). Daha 2021 yılında bu ibare değiştirilip “bütün ve özgürüz” (one and free) oldu. Bu topraklarda 60,000 yıl yaşamakta olan yerli Aborijini halkının daha yeni yeni bu toprakların gerçek sahibi olduğu kabüllenmeye başladı.

Durum bu olunca, ve 200 küsür sene yerli halkı inanılmaz asimilasyon politikalarına tabi tutarak, Avustralya ırkcı bir tutum sergilemis olduğu kaçınılmaz. 1901 yılında kurulan Federasyon ‘beyaz Avustralya’ politıkasını benismeyerek bu ırkcı tavırı tabiki sürdürmüş oluyor. Dünayanın kültüral ve ekonomik merkezlerinden çok da uzaklarda olmasından dolayı, neredeyse 2000 yılına kadar yerel halk oldukca içine donük ve tutucu bir karektere bürünmüş kalıyor. Bugün olduğu gibi, 1960’lı, 70’lı yıllarda Avustralya’lı ülke dışına çıkıp gezmiyor, gezemiyor. Gezip, görmeyen ne oluyor?; milliyetci, bağnaz ve bildiği kültür ve yaşam tarzının en sadık koruyucusu. Işte burada ‘ırkcı’ ifadesı kullanılmaya başlıyor.

Tarihden gelen koşullandırılma bu durumu ortaya çıkartmış oluyor ama birde empirik kanıtlara bakalım. Biz ağırlıklı olarak Sydney’in beyaz, Anglo-Saxon Avustralya’lıların yaşadığı Sutherland Shire bölgesinde hayatımızı geçirdik. Müstakil evler, bir ucu okyanus, diğer ucu orman olan bir bolge. Yaşadığı bölgeyi kıskanırcısına koruyan, kurmuş oldukları yaşam tarzından gurur duyan, ve ‘Tanrı’nın yaşadıği memleket’ (God’s own country) diye tanımlayan bir zihniyet hakimdir bu bölgede.

Benim lise yıllarımda sahil kesimine gidip sörf yapan ve dalgalı okyanusda yüzen sarışın yaşıtlarımla arkadaşlık yapmak pek mümkün değildi. Ben göçmen bir aile ortamında yoğrulduğum için onlar ‘tu-kaka’ idi. Onbeş, 16 yaşlarında erkek arkadaşı olan kızların tek başlarına geceleri dışarı çıkmaları, esrar ve sigara içmeleri gibi ‘ahlaksızlıkları’ bize uymazdı. Bu yüzdende bizler onlara uymazdık. Bu gibi, ailelerimizin yarattığı, setler ilk nesil göçmenlerde ‘bizler’ ve ‘onlar’ ayrımı yaratmış oldu. Avustralya’lı gençler ve aileler içerisinde mutlaka ırkcı hisler besleyen tipler vardı ama genele bakarsak burada hiçbir zaman Ku Klux Klan, National Front ve benzeri şiddet odaklı aşırı milliyetci gruplar olmadı. 

Aslına bakarsak, Avustralya’lılar tehlike şaçan aşırı sağ ırkcı bir toplum olabilmeleri için çok naifler. Muazzam apolitik bir toplum. Güncel hayat dahilinde kimse siyaset konuşmaz. Konular spor, eğlence, piknik, ev tadilat ve tamir ve buna benzer uğraşlar çevresinde dolaşır. Buna dahil olabilen herkes toplumun değerli bir vatandaşı olarak kabül görür.

Avustralya ırkcı bir ülkemi sorusu benim noktalamam doğru olmaz. Sosyal bilimciler halen konuyu tartışırken ben ancak yaşadıklarımı ve bakış açımı ifade edebilir ve yaşanan diğer tecrübelere de saygı duyarım. Benim nacizhane tezim, günümüz Avustralya’lı yapısal bir ırkıcı kökenden geliyor. Kurumlar, sosyal yapı, ve eğitim sistemi halen ayrımcılığın belirtilerini taşıyor. Ancak, yeni Avustralya artık çok daha dışarıya açık ve geziyor, görüyor. Etnik toplumlar bu ülkeyi dünyanın en gözde gastronomik merkezlerinden biri haline getirmiş bulunuyor. Avustralya’lı komşun seni Türk’sün diye dışlamıyor. Topluma katılmadığın, yerel muhabbete dahil olmadığın için dışlıyor.

Bu yerel muhabbet’in altında yatan ana değerler dostluk (mateship) ve eşitlik (fair go). Eşitlik mevhumuna geleceğiz ama ilk olarak dostluk olayına bakarsak bizimkinden pek farklı değil. 

Avustralya’da erkekler kendi aralarında birbirlerine ‘mate’ olarak hitab ederler. Birisinin senin dostun veya tanıdığın olaması gerekmez. ‘Mate’ dersin geçersin. ‘He is my mate’ (O benim dostum) dediğin an olay değişir. Bu durumda ‘o benim kankam’ demiş oluyorsun. Durum bu olunca ilişki farklı bir boyut alıyor ve tarih devreye giriyor.

Türklerin Avustralya milli ruhunun oluşumunda büyük bir etkisi vardır. Birinci Dünya Savaşı Avustralya için ilk milli sefer birlik olmuştur ve Gelibolu harbi ANZAC ruhunu oluşturan çok önemli bir nokta olarak görülmektedir. 25 Nisan 1915 Gelibolu çıkartması Avustralya’nın ulusal uyanışı olarak anılır.


Posted

in

by

Tags:

Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *