3A – Bankacı oldum!

Mezun olmak üzereyken Avustralya bankacılık sektörü serbestleştirilmiş ve yabancı bankalar sektöre girmeye başlamıştı. Ben Amerika kökenli Citibank’a başvurdum ve ‘Management Trainee’ olarak kabul edildim. Kendi gözümde bu çok itibarlı bir başlangıçtı. Sonuçta Amerika kökenli dev bir uluslararası bankada yönetim kadrolarına yetiştirilmek üzere işe alınmıştım.

Her zaman giyimime önem vermişimdir ve böyle bir işyerinde çalışacaksam ortama uymalıydım. Tüm öğrenci hayatım boyunca çalıştığım için para sorunum yoktu ve gidip kendime oldukca pahalı bir İtalyan takım elbisesi aldım. Aslında Sümerbank takım elbisesi almış olsaydım hiç fark etmeyecekti çünkü Avustralya’lılar pek önem vermez giyim kuşama. Yöneticiler üzerinde etki yapmış olmasamda grubumdaki diğer ‘management trainee’ bayan arkadaş üzerinde etkili olmuşumki kısa bir aşk yaşamıştık. Pek çok taliplisi varken benden etkilenmiş olması beni şaşırtmıştı. Sanırım takım elbiseden ziyade peşinde koşuyor olmamak ve kendini pek ciddiye almayan tavırlarım hoşuna gitmişti. Şimdi, kendini ciddiye almayan bir kişiden niçin etkilensin diyebilirsiniz. 

Citibank bizi yetiştirilmek üzere işe almıştı ve beklentilerimiz yüksekti. Ancak, tipik Avustralya kurumsal geleneği doğrultusunda, organize olupda bir eğitim programı hazırlamamıştı. Her birimiz ayrı bölümlere verip işbaşı eğitimi uygulamışlardı. Tabi bizim moraller sıfır. Durum bu olunca ben dalgasına vurup ‘B’ planları yapmaya başlamıştım. Sanırım işyerindeki bu rahat tavırlarım kişiler üzerinde sempati yarattı. Hatta tavırlarıma ‘aşık’ oldular diyebiliriz.

Avustralya’da onbir sene irili, ufaklı şirketlerde çalıştım. Bir o kadar da Türkiye’de bankacılık sektöründe görev aldım. Türkiye’de her ne kadar küçük ve orta ölçekli şirketler ‘a la turka’ yönetilsede, kurumsallaşmış büyük firmalar dünya standartlarında çalışıyor diyebilirim. Avustralya yönetim açısından çok daha tutucu ve yeniliklere pek açık değiller. Eski köye yeni adet getirmeme söylemini Gelibolu’dayken mi duydular ve benimsediler bilemem ama toplum olarak değişikliklerden hoşlanmazlar.

Türkiye’de bankacılık kariyerim boyunca sayısız eğitimlere katılmışlığım vardır. Citibanka’da işimi daha etkin yapabilmek için yöneticime yalvarmıştım beni ‘MS Access’ veritabanı eğitimine göndermesi için. Nitekim üretebildiğim raporlar sayesinde departman verimi anında artmıştı.

Özetle, ben Citibank’da ancak onbir ay sabır edebildim. Her ne kadar aşk, meşk, giyim kuşamlı, kariyeri parlak bankacı imajı dışarıdan cazip gözüksede bana pek uymuyordu. Birçok genç Türk erkeklerine tuhaf gelecektir ama, ben Türkiye’ye gidip askerlik yapayım dedim


Posted

in

by

Tags:

Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *