Koronolijik bir göçmen hikayesi : 1971 – bitmedi
-
4B – Gelinin Psikolojisi
Demiştimki, “çocuklarımız için hayat kararları verirken sürekli onların psikolojilerini düsünürüz.” Şimdiki aklımla ek olarak diyorumki, karımız için hayat kararları verirken onların psikolojisini de düşünmeliyiz. Bilmiyorum erkek olduğum için mi, yoksa pragmatik yapımdan dolayı mı, ben çok rahat çevreye adapte olan bir yapıya sahibim. Ayrıca biz aile olarak sürekli ayrı yaşamaya alışmışız. 1995 yılında Sydney’e geri…
-
4A – Gelin Getirdim
Gelin veya damat bulmak için bazen Avustralya’da yetişen gençler memlekete döner, hayırlısıyle bir şekilde eşini bulur, nikah kıyılır, düğün yapılır ve Avustralya’ya dönüş. Ben memlekete ilk 1986 yılında dönerken amacım evlenmek için değildi ama biliyordumki evlendiğim zaman eşimin Türk olması daha isabetli olacaktı. Genç yaşlarımda bile sanırım her ne kadar Avustralya kültürüyle yoğurulmuş olsam da,…
-
3D – Ekonomik İstikrar TR 0 – AU 1
Türkiye’ye ilk gittiğimde 1980’li yılların ikinci yarısıydı ve büyük bir ivme vardı. Yeni bankalar kuruluyor, mevcut bankalar büyüyor ve yurtdışına açılıyordu. Ekonominin ve bankacılığın altın yıllarıydı diyebiliriz. Bu yıllar Avustralya da ekonomik büyüme sürecine girmişti ve bu istikrarlı büyüme süreci otuz yıl sürdü. Şayet kalmış olsaydım maddi açıdan çok daha karlı çıkardım. Mal, mülk, yatırımlar,…
-
3C – Çalışma Ortamı: TR 1-AU 0
‘Aussie’ dostluklar geliştirirken, işyerinden bu dostlukları bulabileceğinizi düşünmeyin. Benim askerlikte hiç ömürlük dost bulamadığım gibi, Avustrualya’da çalıştığım süre boyunca da hiç kalıcı dostum olmadı. Bir işyerinde belki on yıl çalışabilirsiniz, ancak ayrıldıktan sonra hiçbirini görmeyebilirsiniz. Yani bu memlekette hiç kimseden duymadımki iş ortamında yakın ilişkiler kurulduğunu. Bilemiyorum, belki Türkiye’de bu duruma düştü ama 1980 ve…
-
3B – Arkadaşlık mevhumu
Türkiye’ye ‘temelli’ olarak düşündüğüm dönüşüm 1987 yılında gerçekleşti. Her ne kadar bir zorunluluk olmasa da, ben vatan, millet, Sakarya duygularımla ailemi Sydney’de bırakıp İstanbul’a indim. Birkaç ay yakınlarımla yaşadıktan sonra kendi dairemi tuttum ve Avusturaly’dan eşyalarımı göndertirerek ‘naklihane’ yapmış oldum. Bu da başlıbaşına bir macera idi ama hiç girmeyeyim Türkiye’nin o dönem gümrük mevzuatına. Yeni…
-
2F – Eğitime farklı bir yaklaşım
Türkiye ve Avustralya eğitim sistemlerini karşılaştırırsak, liseye kadar Türkiye süper bir performans gösteriyor. Türkiye’de öğrencilere çok daha erken yükleniliyor. Ben buraya ilk geldiğimde şaşırmıştım. İlkokul üçüncü sınıf matematik dersleri bizim Türkiye’de birinci sınıfta yaptığımız şeylerdi. Uzun bir süre sınıf birincisi olmuştum. Ev ödevi diye birşey yoktu. Ne kadar doğru bilemiyorum ama burada öğrencilere ne eğitmenlerden,…
-
2E – The University of Sydney
Lise arkadaşlarımdan benimle beraber üniversiteye giren olmadı. Yanlızdım yani. O zamanlar biraz çekimserdim ve göçmen çocuğu olduğum için bir çeşit güven eksikliğim halen vardı. Sanki asıl Avustralyalı değildim ve hiçbir zaman olamayacaktım. 1980’li yıllarda bugünkü mevcut olan kozmopolit toplum oluşmamıştı ve beyaz Avustralya’lı değilsen ‘wog’dun. Sydney Üniversitesi o zamanlar Avustralya’nın en köklü ve prestijli okuluydu.…
-
1I – Tehlikeli Tonton Amcalar
Bu günlerde dünyanın her bir köşesinde çocuklara uygulanan kurumsallaşmış psikolojik ve cinsel taciz su üstüne çıkmaya başladı. Avusturalya’da pedofıllerin barındığı kurumlar kilise, yetim evleri, izci ve gençlik grupları ve tabiki okullar oldu. Çok şanslıymışımki beni teyit geçti bu mahluklar. Aklım ermeye başladığı yıllarda anlamış oldum yaşadığım tehlikeyi ama o günlerde zaten pek birşey yapamazdım diye…
-
1H – Göçmen Çocuğun Psikolojisi
Çocuklarımız için hayat kararları verirken sürekli onların psikolojilerini düsünürüz. Bu daha çok günümüz aileleri için geçerlidir sanırım çünkü 1970’li yıllarının aile yapılarında ‘psikoloji’ diye bir mevhum yoktu. O nesil, çocuğu emir kulu olarak gorürdü. ‘Acaba Tayfun’un psikolojisi bozulurmu Avustralya’ya gidersek’ gibi sorular sorulmamıştı bana. Adet değildi. Sorulmadıda ne oldu? Benim tecrubelerimden yola çikarsak, kalıcı bir…
-
1G – İlkokul Melekleri ve Şeytanları
Megan benim yeryüzünde bulduğum melek ise, Alan denilen zırdeli de yeryüzündeki şeytan idi. O zamanki tabirle ‘yaramaz’, ‘huysuz’, ‘agresif’, ‘terbiyesiz’ bir cocukdu. Öğretmen sınıfdan men etmeye kalkdığında, sıraların üstüne çıkıp hoplaya şıçraya öğretmenden kaçardı. Öğretmene etmediği laf kalmazdı. Osmanlı tokatının rahatça kullanıldığı bir ülkeden gelen ben bu duruma çok şaşırmışdım. Otoriteye bunca isyan, başkaldırış ve…
Eklemek istedğiniz bir anı varmı?