Koronolijik bir göçmen hikayesi : 1971 – bitmedi
-
1F – Mascot ilkokulu ve ilk aşk
Mascot benim için güzel anılar taşır. Bir kere havaalanının bulunduğu semptti. Dolayısıyle hayatımızın her anı uçaklarla içiçe geçerdi. İlkokul öğretmenlerimden birinin erkek arkadaşı pilot idi ve ne zaman uçağı inişe geçse öğretmenimiz Miss Bray bizi pencereye dizer inişini seyredir ve el sallardık. Ankara’daki sadist öğretmenimden sonra bu öğrenci hayatı rüya gibi geliyordu bana. Miss Bray,…
-
1E – Sydney yolcusu kalmasın
Woolongong’da hayat pek kolay geçmiyordu bizim aile için. Henüz iki yaşında olan kız kardeşim bizim odanın önünde karate yapan ve tuğla duvara habire yumruk atan adamdan epeyce tırsmışdı. Gün boyu annem tek başına çocuk bakıyor ve diğer göçmenlerle çamaşırhanede el kol hareketleriyle iletişim kurup bir şekilde günü geçiriveriyordu. Okula giderek ben en azından Avustralya toplumunun…
-
2D – ‘Sutherland Shire’ denilen yer
Lise son sınıf bitmek üzereyken, ailem Eastlakes semptinin takriben 25km güneyinde bulunan Sutherland semptinde bir daire aldı ve böylece Avustralya’ya gelişimizden dokuz yıl sonra ilk mülkümüzü almış olduk. Aslında bu kadar zaman geçmedende bu iş olurdu ama her nedense pederin mülk sahibi olmaya karşı bir alerjisi vardı. Bütün kredi kolaylıklarını sağlayan bir ortamda bizimkiler memlekete…
-
3A – Bankacı oldum!
Mezun olmak üzereyken Avustralya bankacılık sektörü serbestleştirilmiş ve yabancı bankalar sektöre girmeye başlamıştı. Ben Amerika kökenli Citibank’a başvurdum ve ‘Management Trainee’ olarak kabul edildim. Kendi gözümde bu çok itibarlı bir başlangıçtı. Sonuçta Amerika kökenli dev bir uluslararası bankada yönetim kadrolarına yetiştirilmek üzere işe alınmıştım. Her zaman giyimime önem vermişimdir ve böyle bir işyerinde çalışacaksam ortama…
-
2C – Irkçılık ve Dostluk
Bu noktada belki çok tartışılan, ‘Avustralya ırkçı bir ülkemi?’ sorusunu ele alalım. Bu topraklara ilk 1788 yılında Ingilizler ayak bastı. Şurada 233 yaşında olan bir ülkeyiz diye yutturuldu topluma. Hatta milli marşı derki “genç ve özgürüz” (young and free). Daha 2021 yılında bu ibare değiştirilip “bütün ve özgürüz” (one and free) oldu. Bu topraklarda 60,000…
-
2B – JJ Cahill devlet okulu
Eastlakes toplumu işci sınıfı göçmenlerden ve aynı sınıf beyaz Anglo Saxon Avustralya’lılardan oluşunca, tabiki okulumuzda pek akademik statüye sahip değildi. Kimsenin annesi veya babası doktor, avukat, mühendis veya bankacı değildi. Sydney’in bu köşesi bir nevi ekonominin mavi yaka destek hizmetler fabrikasiydı. En başarılılar kendi işini kurabilen esnaf veya küçük işletmecilerdi. Bizim okuldan mezun olan öğrenciler…
-
2A – Eastlakes ve komşular
Bir kare kilometre alanı bile kaplamayan, tuğla, üç kat apartmanlar topluluğundan ibaret getto vari bir oluşumdur Eastlakes. Her iki ucunda ise devletin sağladığı sekiz katlı apartman daireleri. Buranın sakinleri devlet yardımına muhtaç ailelerden oluşanlardı. Nedense, iki sokak arkamızda olmasına rağmen, sanki bizden ve hayatımızdan çok uzaklardı. Şimdi baktığımda biz göçmen işci sınıfı aileler, onlara nazeren…
-
1D – Macera Filmindeki Oyuncu
Anne ve baba bu ‘yeni hayat’ filminde yapımcı ve yönetmen olunca tabiki gerçek hayatın sundugu engeller ve psikolojik etkileri beni ilgilendirmiyordu. Bana düsen, bu macera filmindeki çocuk rolünü en iyi şekilde oynamak kalıyordu. Dolayısıyle, kişiliksiz hostel ortamında yemekhaneye gidip sıraya girerek bilimum tanımadğımız insanlarla beraber yemeğe oturmak bana hiç de toplama kampı hissi vermek zorunda…
-
1C – Wollongong
Yerli halk arasında ‘The Gong’ olarak hitap edilen Wollongong, sahil kesiminde Kiera Dagı’nın eteklerinde yatan küçük bir şehir. Şimdi saygın bir üniversitesi bile var ama o günlerde şehirin varlık nedeni Broken Hill Proprietary (BHP) şirketinin demir çelik fabrikasında çalışacak iş gücünü sağlamaktı. Bu fabrika o kadar önem taşırdı ki, okullar fabrikaya turlar düzenlerdi. Bugun bile…
-
1B – Filmin devamı
Sydney’e indiğimizde, yaz’ım kış, gecem gündüz olmuştu. Turistik bir gezi olsaydı buna ‘jet lag’ deyip geçebiliriz, ama o dokuz yaşındaki cocuk icin hayat tahmin edemeyecegi kadar farklı bir yörüngeye oturmak üzereydi. Ankara’da uçağa binereken öğretmenime ve diğer ‘düşmanlarıma’ dil uzatıyor gibiydim. Üstelik jet gibi hızlı giden Kamil Koc otobüsleri degil, gercek jet uçağıyla onları terk…
Eklemek istedğiniz bir anı varmı?