4A – Gelin Getirdim

Gelin veya damat bulmak için bazen Avustralya’da yetişen gençler memlekete döner, hayırlısıyle bir şekilde eşini bulur, nikah kıyılır, düğün yapılır ve Avustralya’ya dönüş. Ben memlekete ilk 1986 yılında dönerken amacım evlenmek için değildi ama biliyordumki evlendiğim zaman eşimin Türk olması daha isabetli olacaktı. Genç yaşlarımda bile sanırım her ne kadar Avustralya kültürüyle yoğurulmuş olsam da, mayamda bir Türk’lük olduğunu hissediyordum. Neticede yanılmamışım çünkü hiçbir zaman İstanbul ve ülke geneli bana yabancı gelmedi, çok çabuk içselleştirdim havasını suyunu. 

Bu söylediklerim ırk ve din ile ilgili bir mevzu değil. Sosyo-kültürel bir unsurdan bahsediyorum. Hani derler ya ‘leb demeden leblebeyi anlamak’. Gerçi ben ilk Türkiye’ye gittiğimde sudan çıkmış balık misali ne ‘leb’den anlıyordum, ne de ‘leblebi’den. Ancak, kültürel nuanslara alıştıktan sonra iletişim kapasitem sanki farklı bir boyuta erişti. Ana dilim İngilizce olarak kendimi çok iyi ifade edebiliyordum, ama Türkçe sanki duyguların dili gibi geldi bana. Çevrem ile iletişim kurarken bu kişilerin dili bana alışmış olduğum İngilizce’de olduğu gibi soyut gelmedi. Kullanılan deyimler, sözcükler ve ifadeler sanki hep his yüklüydü. Yani beni kültürel nuanslarla tanıştırıyor ve bir o kadar da etkiliyordu. 

Uzun lafın kısası, istedimki hayatımı geçireceğim insanla aynı nuanslı ‘dili’ konuşabileyim. Yabancı birisiyle evlenmiş olsaydım İngilizce konuşarak da iletişim kurabilirdim ama sanki aramızda görünmeyen bir duvar olurdu diye düşünüyorum. Bu duvarı da kültürel nüans olarak adlandırabiliriz.

Eşimle 35 yıldır beraberiz. En azından kendi açımdan saptamalarım isabetliymiş ve çoğu zaman aynı zamanda Türkiye’de olmak istedik ve aynı zamanda Avustralya’yı tercih ettik. Tabiki bu taşınma süreçleri hiç de kolay olmadı. 

İstanbul’dan ilk göç eşim ve ailesi için oldukca zor geçmişti. Henüz üç yıllık evliyken ve her ikimiz de başarılı bir kariyer yolunda ilerlerken, ailelerimizi ve arkadaş çevremizi bırakıp dünyanın öbür ucuna gitmek ikimizide çok farklı bir yörüngeye oturtmuş oldu. Yeni bir hayat ve kariyer kurma çabasına giriyorduk ve eşim ilk defa Avusturalya kültürüyle tanışıyordu. O yıllarda internet denilen şey de yoktu. Bir kaç ay kız kardeşim ve Avustralya’lı eşiyle kalmıştık Cronulla semtinde. Cronulla, Sutherland Shire bölgesinde şirin bir sahil semptidir. Her ne kadar şimdi Cronulla çok sık takıldığımız cıvıl, cıvıl bir mekan olsa da, 1990’lı yıllarda oldukca bağnaz Anglo-Saxon sakinleri olan bir yerdi. Yani, kültür ve tarihin göbeğinden gelmiş, kariyer sahibi bir birey için, burası zurnanın son deliği olabilirdi. Burada benim tek tük zaman tünelinde tıkanıp kalmış birkaç arkadaşım dışında kimsemiz yoktu ve ikimizde çevre ve kariyer açısından  sıfırdan başlıyorduk. 


Posted

in

by

Tags:

Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *